Uçağın üstü olmazsa altı olur ama mutlaka döneceğiz vatana
Torna makinesi alıp Sinop’ta atölye kurmak için kısa süreliğine 1972’de Hollanda’ya gelen Mehmet Gelçetin, 47 yıldır Leiden şehrinde yaşıyor. Türklere bakışın eskiden çok iyi olduğunu, Türklerin çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle çok sevildiğini anlatan Gelçetin, hep bir gün dönme hayali kurduklarını, “Uçağın üstü olmazsa altı olur ama bir gün mutlaka kesin dönüş yapacağız” sözleriyle ifade ediyor.
HOLLANDA’ya 1972’de 25 yaşındayken torna makinası alıp Sinop’ta atölye kurmak için gelen Mehmet Gelçetin, 47 yıldır Leiden’de yaşıyor. İlk zamanlar Türkiye’ye tatile gittiklerinde Hollanda’da olmayan yiyecekleri getirdiklerini belirten Gelçetin, Hollanda’daki ilk yıllarını “Paket paket Sana yağı getirirdik arabanın arkasında. Bir defasında gümrükten geçerken ‘Arabadan bir şey damlıyor’ dediler, baktım yağlar erimiş. Kimisi bulgur getirirdi, kimisi zeytin. Bir defasında alışveriş yaparken bir arkadaşa denk geldim. Bal almak istiyordu ama ikimiz de balın Hollandacasını bilmiyorduk. Baktım arkadaş Hollandalıya ‘vız vız vız’ eliyle bir şeyler yapıyor. Arıyı tarif ediyormuş. Ama en sonunda anlaştı ve balı aldı. Dil bilmemek zordu. Doktora tercüman ya da Hollandaca bilen arkadaşla giderdik. Yalnız gitmek zorunda kaldığımızda işaretlerle derdimizi anlatmaya çalışıyorduk” sözleriyle anlatıyor.
GİTMEK İSTEDİĞİMDE AİLEMİ GETİRMEM İÇİN EV AYARLADILR
Samsun’da lastik ayakkabı üretilen bir fabrikada torna ustası olarak çalıştıktan sonra meslek sınavlarına girerek Hollanda’ya kısa süreliğine geldiğini ifade eden 4 çocuk ve 5 torun sahibi Gelçetin, şöyle devam etti: “İlk zamanlarda geri döneceğiz diye fabrika dışında akşam ve hafta sonları temizlik işlerinde çalıştık. Bu kadar uzun süre kalacağımı bilseydim oralarda çalışıp kendimi yıpratmazdım. Hollanda’ya geldiğimin ikinci senesi izine gideceğim sırada fabrika müdürüne ‘Ailem, çocuklarım memlekette artık Hollanda’ya geri gelmeyeceğim’ dediğimde ailemi getirebilmem için bana bir ev ayarladılar. Ailemle Leiden’e geldim ve iki hafta başkasının evinde kaldık. Evi tamir edip oturulur hale getirdikten sonra yerleştik. Hala aynı evde oturuyorum.”
TÜRKLER ESKİDEN ÇOK SEVİLİRDİ
Gelçetin, ailesiyle iki yıl Hollanda’da kaldıktan sonra torna makinesi hayalini gerçekleştirip Sinop’ta dükkan açarak arkadaşına teslime ettiğini ve ailesini orada bırakıp Hollanda’ya dönmüş. Ancak dükkanı iki yıl sonra satmak zorunda kaldığını duygulanarak anlatan Gelçetin, dükkan kapandıktan sonra ailesini ikinci kez Hollanda’ya getirmiş.
Türklerin eskiden çalışkanlığı ve dürüstlüğüyle çok sevildiğini, hala kendisine fabrikadakilerden selam geldiğini anlatan Gelçetin, şöyle devam etti: “Bir defasında çarşıdan eve gidiyordum, arabanın kayışı gevşek olduğu için kalkışta çok ses çıkarıyordu. Polis peşime takıldı, kemerim de bağlı değildi. Bir yandan kemeri takarken araba sağ sol yaptı. Polis arabayı durdurduktan sonra üflemem için alet getirdi. Sarhoş olmadığımı ancak arabayı neden sağ sol yaptırdığımı sorduklarında ‘Sizi görünce kemeri takmaya çalıştım’, deyince güldüler ve devam etmemi söylediler.”
Gelçetin, artık Türkiye’ye geri dönmenin zamanı geldiğine işaret ederek “Çoluk çocuk artık büyüdü ve herkes evlendi. Uçağın üstünde gitmezsek altında gideceğiz, ama mutlaka döneceğiz nasip olursa” dedi.
HOLLANDALI ŞOFÖR: 20 YILDIR TRAFİKTEYİM İLK KEZ BÖYLE İŞARET GÖRDÜM
İlk geldiklerinde kısa bir süre fabrikaya otobüsle gittikten sonra bisiklet kullanmaya başladıklarını fakat trafiğe alışmanın kolay olmadığını da kaydeden Gelçetin, bir arkadaşının başına gelen hikayeyi, gülümseyerek anlattı: “Arkadaşımız fabrikaya gitmek için bisiklete bindi. Lambalardan sağa dönmesi gerekiyordu. Sağa işaret vermek için elini bıraksa düşeceğini düşünerek ayağıyla sağa işaret vermişti ve yandan gelen bir araba buna çarptı. Hastaneye beraber giden Hollandalı şoför biz de oraya geldikten sonra, ‘20 yıldır trafikte araba kullanıyorum ilk defa böyle işaret veren birini gördüm’ dedi.”
